17 Ağustos 2013 Cumartesi

Dünya nasıl değişir? - düşünceler, etkileşim ve gelecek üzerine




Düşünceleriniz, sizin düşünceleriniz değildir.
Toplumun, ailenin, arkadaşların, MTV'nin mesaj bombardımanından oluşmuş bir bulamaçtır.
Kendi düşüncemiz sandığımız şeylerin başkalarının üzerimizdeki etkisi olduğunuzu gördüğümüzde hayata uyanmaya başlarız.

Yaratıcılık bu zihinsel özgürlüğün bir sonucudur.
Özgür kalmış zihin artık kendini manifestosunu yazıyordur.
Baskıya karşı çıkan, direnen öz, kendine patlayacak bir nokta bulup oradan fışkırıyordur.


Insan kendisinin çok önemsiz olduğuna inanır.
Dünyada bu kadar kötülük, acımasızlık, hoşgörüsüzlük varken bu kaynayan kazanda hiç bir şeyin değişemeyeceğini düşündüğü için sürekli bir acı çekiş halindedir.
Ezilenlerin, zarar görenlerin düşüncesi kişiyi çaresiz, acılar içinde ve kızgın bırakır.
Ancak çaresizlik en kötüsüdür.
Her şey mükemmel olabilecekken hiç bir şey yapamamak. Eli kolu bağlı oturmak delirtir insanı.

Ancak insanların atladığı şey olayların tam da böyle olmadığıdır.

Hepimiz birbirimizi etkileriz.
Iyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz, herkesin herkes üzerinde etkisi vardır.
Bu insanlardan bazıları televizyona çıkar, bazılarını hepimiz duyarız, bazılarını kimse tanımaz, bazıları reddedilir dedikleri ne kadar doğru olsa da.

Bu etkileme ve etkileri konusunda kimse bir öngörüde bulunamaz.
Ömrü boyunca hiçbir işe yaramadığını düşünerek intihar eden ressamların kuşakların fikirlerini değiştirdiğine, mahkemede parmakla gösterilerek ölüme mahkum edilen bilim adamlarının herkes tarafından kabullendiğine tanık olmuştur tarih.

Yaptığınız şeylerin sonucunu algılayamıyor oluşunuz onu yapmadığınız anlamına gelmez.


Kötü insanlar vardır diyebilmek için önce kötünün ne olduğunu anlamamız gerekir.
Kötü, kişiden kişiye değişen bir kavramdır.
Kötü, sizin için iyi olanın karşılığıdır.
Ama sizin için iyi olan bir başkası için kötü olabilir.
O halde kötü, ve tabii ki iyi, görecelidr.

Eğer göreceli ise evrensel bir iyi kavramından nasıl bahsedebiliriz?

Geçmişin kötülükleri sayesinde iyi olmayı öğrendiğimizin farkında mıyız?

Milyonların öldürüldüğü savaşları lanetlemeyen bir insan evladı var mıdır?

Ancak bugün ciddi kitlesel savaşlar olmuyorsa bu biraz da geçmişin hatalarından ders almamızdandır.
Kollektif bilinç tarih yoluyla taşınır, diğer kuşaklar yeni öğretileri eskilerinin ışığında ortaya çıkarır.
Böyle bir bakış açısı kötülüğü yanlış ya da gereksiz bulamaz, nasıl birbirini yiyen 2 hayvana şaşırmıyorsak insanın yıkıcı doğasına da aynı biçimde şaşıramayız.

Dünyadaki kötülüğü sona erdirip herkesin mutluluk ve barış içinde yaşayacağı bir dünya diliyor ama çaresiz hissediyoruz.
Bu iç uyumsuzuk beraberinde üretkenliğin duruşunu getiriyor.



Halbuki böyle bir durumda yapılabilecek tek bir şey vardır. Üretmek.
Kendini gerçekleştirmek.
Kutuda ne var görmek.

Tek bir kişinin dünyayı ne kadar ciddi bir biçimde değiştirilebileceğini anlamak istiyorsanız tarihe bakın. Kahramanları inceleyin. Hiç biri bir şeyi bitirmek için çıkmadı yola, her biri yeni bir şey yapmak için çıktılar. Her birinin bir dünya planı vardı...tıpkı bizlerin de aslında sahip olduğu gibi.

Ne yaptığınızın önemi yok, sadece onu kendinizi vererek, en iyi biçimde yerine getirmeye çalışın. Bir amaç uğruna değil, sadece yapmaktan haz aldığınız, bu şekilde kendinizi ifade ettiğiniz için. 
Kişinin kendini vererek yaptığı şeyler, hangi disiplinden olursa olsun benzersizdir. Kişinin yaratıcı özgürlüğü eserine yansır. Yiğidin yoğurt yiyişi bundan sonra başlar.
Öncesindeki dönem özgürlük yoludur.
Kişi ürettiği her yeni şeyle gerçekliği daha net kavramaya başlar.
Oto pilotunun, düşünsel kendi'nden daha iyi performans gösterdiğine şahit olur.
Ürettiği şeyler kendine olan güvenini artırır.
Birer kişisel toteme dönüşür eserler.

Bir formül gütmeden, kişinin o anda tüm benliğini vererek yarattığı eserler şüphesiz ki benzersizdir. Piyanistler virtüöze, düşünürler dahiye, sporcular efsaneye böyle anlarda dönüşürler.
Bunun yöntemi keşfedildiğinde, anlaşıldığında yeni bir tarih yazılmaya başlanıyor demektir.

Sizin tarih yazdığınıza yeni uyanmış olmanız bir ömür boyu tarih yazmış olduğunu da değiştirmez.

Sizi o anlara taşıyan her şey o anın bir parçasıdır.
Bu da demektir ki, başınıza gelen iyi kötü tüm şeyler sizi o ana taşımıştır.
Bu nedenle de hepsi yaşanmalıdır.
Hepsi de iyi ki yaşanmıştır.
Bu tarz bir deneyim, hayatınızda “kötü” diye nitelendirdiğiniz tüm anların anlamını değiştirir.
Artık olanlara kızamazsınız.

Artık gerçeklik başka bir şeydir.



Çünkü sonunda dönüştüğünüz bu muhteşem şeye yol açmışlardır.

Anlaşılması gereken en önemli nokta bu muhteşem şeye bir anda dönüşmezsiniz, sadece o olduğunuzu anlarsınız...başından beri.

Sınırsız bir potansiyele uyanırsınız.
Artık her şey mümkündür.

Işte o anda dünya değişir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder